İklim değişikliği, dünya genelinde en büyük tehditlerden biri haline gelirken, Türkiye de bu sorunun üstesinden gelmek için çeşitli adımlar atmaya devam ediyor. Bu çerçevede, Türkiye'nin iklim politikalarını denetleyen en önemli yasal düzenlemelerden biri olan İklim Kanunu, nihayet yasalaştı ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Peki, 2025 yılı için belirlenen yeni maddeler neler? Bu yazıda, İklim Kanunu'nun detaylarını ve 2025’e yönelik değişiklikleri ele alacağız.
İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim hedeflerini belirleyen ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli adımları atmayı amaçlayan bir yasadır. Bu kanun, ülkemizin sera gazı emisyonlarını azaltma hedeflerini belirlemek, iklim değişikliği ile mücadele etmek ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için kritik bir öneme sahiptir. 2021 yılı itibarıyla taslağı oluşturulan ve çeşitli çevre örgütleri, akademisyenler ve kamuoyunun görüşleri alınarak geliştirilen bu yasa, sonunda 2023'te yasalaştı. İklim Kanunu, sadece çevresel etkileri değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal hayatı da kapsayan çok yönlü bir yaklaşımın parçasıdır.
İklim Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, 2025 yılı için belirlenen maddeler, hem hükümetin hem de özel sektörün iklim değişikliğiyle mücadelede alması gereken tedbirleri içermektedir. İlk olarak, Türkiye’nin 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirebilmesi için 2025 yılında sera gazı emisyonlarının ne şekilde azaltılacağına dair detaylı bir yol haritası oluşturulmuştur. Bu hedef doğrultusunda sektör bazında emisyon azaltım hedefleri belirlenecek ve bu hedeflerin yakalanıp yakalanmadığı düzenli olarak izlenecektir. Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı artırılarak fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması hedeflenmektedir.
Ek olarak, 2025 yılına kadar belirli endüstrilerin karbon salınımını azaltması için özel teşvikler sağlanacak. Bu teşvikler, enerji verimliliği artıran projeler ve karbon ayak izini azaltmaya yönelik teknolojik yenilikleri destekleyecek şekilde tasarlanmıştır. Tarım ve ormancılık sektörü de bu sürecin içinde yer alarak, karbon yutaklarının artırılması adına çeşitli uygulamalar geliştirecektir.
İklim Kanunu, yalnızca ekosistemi koruma değil, aynı zamanda yeni iş fırsatları yaratma ve ekonomiyi dönüştürme potansiyeline de sahiptir. Yenilenebilir enerji sektöründe büyüme, yeşil istihdam imkânlarının artması ve sürdürülebilir şehir projelerine yatırımlar bu maddelerle desteklenecek. Böylece hem çevresel hem de ekonomik kazanımlar elde edilmesi amaçlanmaktadır.
İklim Kanunu'nun yasalaşma süreci, Türkiye'nin iklim politikaları açısından bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Uzun süredir kamuoyunda tartışılan bu yasa, çevre aktivistleri, bilim insanları ve sivil toplum kuruluşları tarafından büyük bir beklentiyle takip ediliyordu. Kanunun temel amacı, Türkiye'nin uluslararası iklim taahhütleri doğrultusunda hareket etmesini sağlamak ve iklim değişikliği ile ilgili son gelişmeleri göz önünde bulundurmak olarak belirlenmiştir.
Resmi Gazete’de yayımlanan İklim Kanunu, toplamda 3 ana bölüm ve 22 madde içermektedir. Bu maddeler arasında, sera gazı emisyonlarının izlenmesi, bir iklim krizine dayanıklı bir ekonomik yapı oluşturulması ve iklim değişikliği uyumu için gerekli tedbirlerin alınması gibi konular yer almaktadır. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte, kamu kurumları ve yerel yönetimlerin de bu yeni düzenlemeye uyum sağlamak için çeşitli çalışmalara başlaması beklenmektedir.
Sonuç olarak, İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde önemli bir adım olup, 2025 yılı ile birlikte belirlenen maddelerle sürdürülebilir bir çevre politikası oluşturmak adına atılan kritik bir adımdır. Bu süreçte kamuoyunun ve özel sektör ile sivil toplumun rolü büyük önem taşıyor. İlerleyen yıllarda, alınan tedbirlerin etkinliği ve uygulanabilirliğinin artması, ülkemizin iklim hedeflerine ulaşması açısından hayati bir öneme sahip olacaktır.