İran Cumhurbaşkanı İbrahim Raisi, ABD'nin eski Başkanı Donald Trump’ın güncel politikaları ve açıklamalarına yönelik eleştirilerde bulundu. Raisi, Trump’ın geçmişteki bazı ifadeleri ile güncel duruşu arasındaki çelişkileri vurgulayarak, “Hangi söylediğine inanalım?” sorusunu yöneltti. Bu durum, iki ülke arasındaki diplomatik gerginliklerin ve özellikle nükleer müzakerelerin ışığında daha da önem kazanmıştır. Raisi’nin bu çıkışı, uluslararası alanda dikkat çekmeye sebep oldu ve Trump’ın tutumlarının nasıl algılandığını gösterdi.
Donald Trump, başkanlık görevi süresince birçok kez İran’a yönelik sert açıklamalar yapmış ve Teheran yönetimi ile olan ilişkileri gerilim dolu bir hâle getirmişti. Trump'ın, İran'la yapılan nükleer anlaşmayı terk etmesi ve ardından uyguladığı yaptırımlar, bölgedeki dengeleri büyük ölçüde değiştirmişti. Ancak, Trump’ın zaman zaman desteklediği bazı müzakereler ve diplomatik çözümler, Raisi’nin de belirttiği gibi, anlaşılmayacak kadar çelişkili bir manzara çiziyor. Önceki yönetimlerin, özellikle de Trump Yönetimi’nin, İran’a yönelik tutumları ile ilgili olarak belirsizlikler, diplomatik ilişkilerin normalleşmesini zorlaştırıyor. Raisi’nin sorduğu soru da tam bu belirsizlik ortamında anlam kazanıyor. “Hangi söylediğine inanmalıyız?” ifadesi, hem Trump’ın iç politikadaki tutumunu hem de uluslararası toplumdaki güven kaybını işaret ediyor.
İran, Trump döneminde büyük bir baskı altında kalmıştı. Ülkenin ekonomisi yaptırımlardan olumsuz etkilenirken, birçok İranlı bu durumdan rahatsızlık duyuyor. Raisi, Trump’ın zaman zaman çıkışları ve sonrasında uyguladı uzun süreli bir belirsizlik ortamı, nükleer müzakerelerin de ilerlemesini engellediğini belirtti. Trump’ın bir yandan müzakerelere sıcak bakarken diğer yandan sert sözler sarf etmesi, İran’ın uluslararası ilişkilerde ne kadar temkinli olması gerektiği konusunda bir soru işareti oluşturuyor. Raisi, “Diplomasi güçlü bir araçtır ama güvene dayalı olmalıdır” diyerek, nükleer anlaşmanın yeniden ele alınması çağrısında bulundu.
Böyle bir ortamda Raisi’nin açıklamaları ve Trump’ın geçmişteki pozisyonları, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda Orta Doğu’daki genel güvenlik dinamiklerini de etkiliyor. İki taraf arasındaki müzakereler, bölge halkının güvenliği ve istikrarı için kritik bir öneme sahip. Raisi’nin sorduğu sorunun yanıtı, bir yandan Trump’ın politikalarının geleceği, diğer yandan İran’ın uluslararası arenadaki tutumunu belirleyecektir. Sonuç olarak, Trump’ın geçmiş ve şu anki durumu, sadece kendi ülkesi için değil, aynı zamanda bölgedeki ülkeler için de belirsizlik yaratmaya devam ediyor. Bu durum, Raisi’nin sorusunu daha da geçerli hâle getiriyor: “Hangi söylediğine inanalım?”
Gelişmelerin ilerleyen süreçte nasıl şekilleneceği merak konusu. Her iki tarafın da sorunları çözme ve güven inşa etme çabası, bu süreçte kritik bir rol oynayacaktır. Raisi’nin bu tür soruları dile getirmesi, yalnızca İran’ın değil, uluslararası toplumun da dikkatini çekerken, Trump’ın uluslararası politikadaki belirsizliği konusunda yeni tartışmalara yol açacaktır. Sonuç olarak, İran ve ABD arasında yaşanan bu diyalog oldukça önemli bir aşamada. Uluslararası toplumun gözü, her iki tarafın alacağı yeni kararlarda olacak.